Palomar

Dünyanın kendisi olmaksızın nasıl olacağını görmek için, bundan böyle sanki ölmüş gibi davranmaya karar veriyor Bay Palomar. Bir süredir, kendisiyle dünya arasındaki ilişkilerin eskisi gibi olmadığının farkında; eskiden, kendisinin de dünyanın da birbirlerinden birşeyler beklediklerini sanırken, şimdi, iyi ya da kötü, neyin beklendiğini, ya da bu beklentinin kendisini sürekli olarak korkulu bir sıkıntı içine sokan gerekçesini ansımıyor. Continue Reading

Yaşlıların gençlere, gençlerin yaşlılara hoşgörüsüzlüklerinin doruğa ulaştığı, yaşlıların, sonunda, gençlere hakettiklerini söylemek için kanıt biriktirmekten başka bir şey yapmadıkları ve gençlerin de, yaşlıların hiçbir şeyi anlamadıklarını göstermek için bu fırsatı bekledikleri bir dönemde, tek söz söylemeyi başaramıyor Bay Palomar. Continue Reading

Bir doğu ülkesi gezisinde Bay Palomar, bir pazardan bir çift terlik satın aldı. Evine dönünce, terliği giymeyi deniyor: Bir tekin öbürkünden daha büyük olduğunu ve ayağından çıktığını görüyor. Continue Reading

Bay Palomar, Paris’te bir peynircide sıra bekliyor. Küçük saydam kaplarda zeytinyağına yatırılmış, çeşitli ot ve baharat katkılı kimi küçük keçi peynirleri almak istiyor. Müşteri kuyruğu, en bilinmedik ve uyumsuz türlerin örneklerinin sergilendiği bir tezgah boyunca ilerliyor. Continue Reading

Bay Palomar, ıssız bir kumsal boyunca yürüyor. Tek tük denize girenlere rastlıyor, Genç bir kadın, kumlara uzanmış, göğüsleri çıplak, güneşleniyor. Saygılı bir insan olan Bay Palomar, bakışını denizin ufkuna çeviriyor. Continue Reading