Proudhon

(…) Bir kez daha çeşitli kavramları tekrarlamak istiyoruz:

a) Politik düzen, birbirleriyle çelişen ve başka kavramlara indirgenemeyen, birbiriyle bağlantılı iki ilkeye dayanmaktadır: Otorite ve özgürlük.  Continue Reading

Partiler var olmalı der kutsal yazı: oportet enim haereses esse. Müthiş bir “olmalıdır” çekiyor Bossuet, derin bir huşu içinde, bu “olmalıdır” ın kökenini öğrenmeye cesaret etmeden.

Biraz düşünmek, bizim partilerin ilkesi ve anlamı hakkında aydınlattı. Bu yüzden şimdi amaçlarını ve hedeflerini tanımaya çalışacağız. Continue Reading

Ben, vatandaşlar, -çok iyi bildiğiniz gibi- o kelimeleri yazan adamım: MÜLKİYET HIRSIZLIKTIR.

Sözlerimi geri almıyorum, Tanrı korusun. Bu ateşleyici tanımlamayı, yüzyılımızın en büyük gerçeği olarak görmekte kararlıyım. Size bütün söylemek istediğim, benim, aileden ve ev ekonomisinden yana, mal ortaklığına karşı birisi olarak, sefaletin ortadan kaldırılması ve proleteryanın özgürleşmesi için mülkiyetin olumsuzlanmasının da gerekliliğini kavramış olmamdır. Continue Reading

Ölümünden bir kaç ay önce kendisine de söylediğim gibi, klasik idealist geleneği sarsmak için sarfettiği tüm çabalarına rağmen, Proudhon yaşamı boyunca iflah olmaz bir idealist olarak kalıp incili, Roma Hukukunu ve metafiziği aşamadı. Proudhon’un en büyük talihsizliği onun doğa bilimlerini hiç okumamış ve böylesi yöntemleri benimsememiş olmasıydı. Continue Reading

Daha Fourier’de anarşist düşüncelerin tohumlarına rastlanırsa da, sermayeye ve devlete açıkta tavır alabilecek ve bugün anladığımız anlamda anarşi düşüncesini formüle edebilecek cesarete sahip bir yazar bulabilmemiz için Proudhon’a (1809-1865) kadar gelmemiz gerekir. Proudhon bunuyapmaya 1840’ta bütün Avrupa’da olay olan eseriyle başladı. Hatta eserinin başlığı bile bir programdı. “Mülkiyet Nedir? Veya Adaletin ve Hükümetlerin Temelleri Üzerine Araştırmalar”.  Continue Reading

Proudhon’un temel düşüncesi, adalettir. Proudhon’daki adalet düşüncesi, bireysel sınırları aşmakta, toplumsal yaşamı kapsamaktadır. Yalnız onun sözünü ettiği adalet, daha çok, tanrısal adalet olarak belirmektedir.. “Toplumları yöneten bu adalettir, siyasal yaşamın merkezi de odur.” Proudhon, bu adaletin gereklerinden hareket ederek özel mülkiyete karşı çıkar. Mülkiyet insanların zararınadır; çünkü işsizliği, üretim fazlasını, iflasları, yıkımları o doğurur. Continue Reading

1809 Fransa doğumlu Pierre Joseph Proudhon yoksul bir ailenin oğludur ve yaşamı boyunca geçim sıkıntısı çekmiş, doymak bilmez bir öğrenme isteği içinde yaşamıştır. Anarşizm kuramcılarının arasında ayrı bir yeri vardır. Hayatın kendisinden, yaşama deneylerinden, pratikten çok şey öğrenmiş, anarşizm kendini bir eylem öğretisi olarak kabul ettirmek isteyince Proudhon’un yolundan gitmiştir. Bu öğretinin pratik yanına önem veren en önemli anarşist kuramcı Proudhon’dur. Continue Reading

Pierre Joseph Proudhon (1809 – 1864). Troçki’nin ifadesiyle “Sosyalizm’in Robinson Cruose’su”dur Proudhon. Tabi ki otoriter, devletçi sosyalizmin değil, devlete ve tahakkümün her türlüsüne karşı olan özgürlükçü sosyalist geleneğin.

(*P.J.Proudhon’un Makaleler adlı kitabından (Çeviri M. Tüzel, Birey Yayınları), Ali Mithat Ege’nin sunumundan alınmıştır.)